Doğadaki bazı görsellikleri şekillendirerek imzasına yansıtan kişilerin özgürlük düşkünü oldukları, hayal dünyalarının çok geniş olduğu ve sanatsal yönlerinin çok gelişmiş olduğu,
İmzasına büyük harf karakteri ile başlayan şahısların, dış görünüşe önem verdikleri,
Yazılarda da buna benzer bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu türden yazı, imza ve çizimlerle grafolojide belli yorumlar yürütülebilirken aynı şahıs, bir süre sonra başka bir psikoloji ile değişik şekiller yapacak, imzasında ya da yazısında farklı şeyler denemeye başlayacaktır. Yukarıda izah edilen hususlar tamamen grafoloji uzmanlarının alanına girer.
Adli Grafoloji: grafolojiden farklı olarak insanın kaligrafisine ve karakterine oturmuş ve değişmeyen kalem el hareketlerinin üzerinde durarak kime ait olduğunu bulmaya çalışır. Yani kişinin 18-20’ li yaşlarında kişiliği oturduktan sonra kendisine has yazı ve imza karakteri oluşur. Çoğu zaman istese de bu el hareketlerini değiştiremez. Çünkü beyinden çağrılan harf ve işleklik derecesi talimatı kol ve el yardımıyla satıh üzerine düşürülür.
Adli Grafolojinin ana konusu kişinin psikolojik durumunun ne olduğu değil, yazı veya imzanın kime ait olduğudur. Bu sebeple; yazılardaki büyük ve küçük harf karakterlerinin tersimi aynımı?, bağlantılı el yazısı yazma itiyadi özelliği varmı?, yuvarlak harf ve rakam karakterlerinin başlangıç istikameti neresidir?, noktalama ve sedil işaretlerinin çekilişi nasıldır?, vb.
İmzanın başlangıcında kalemi nereye koyarak baskıyı başlatır?, nerede elini kaldırır?, noktalama veya sedil işaretinin başlangıcı hangi istikametten yapar ve konumu nerededir?, harf karakterleri içeriyormu?, bağlantıları mevcutmu?, yükseklik derecesi nedir?, işleklik oranı nedir?, yayılma aralığı nedir?, vb. sorulara cevap arayarak zanlıya ulaşmaya çalışır.